Sosyal Medya

Güncel

Yıldıray Oğur: “FET֒cü Papaz” iddiasının ve bu iddiayla ilk tutuklamanın delili

Karar gazetesi yazarı Yıldıray Oğur medyada "FETÖ'cü Papapz" olarak bilinen Andrew Brunson'u köşesine taşıdı.



Yıldıray OÄŸur, Andrew Brunson'un hangi deliller ışığında tutuklandığını ve neyle suçlanfığını kaleme aldı. OÄŸur; Kalıcı ikamet hakkı yerine geçici ikamet eden, FETÖ ile diyalog çaÄŸrısı yapan ve Kürtler'e yönelik misyonerlik yapmak gibi iddialarla okları üzerÅŸne çeken Bruson dosyasının ayrıntılarını köşesinde deÄŸerlendirdi.

Yazının Tamamı

“Misyonerlik görüntüsü altında ülkemizi birkaç parçaya bölmek ve kalacak küçük bir kısmı FETÖ/PDY’nin yönetimine vermek”
 
“FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün üst düzey sorumluları ile gizli bir ÅŸekilde irtibata geçerek, ayrıca PKK terör örgütü üyeleri ile koordineli bir ÅŸekilde faaliyet yürütmek suretiyle bir etnik kökeni Türkiye Cumhuriyetinden ayrıştırarak belirli amaçlar doÄŸrultusunda yönlendirmeye ve yönetmeye çalışmak”
 
2018 yılında Türkiye Cumhuriyeti savcıları tarafından hazırlanan bir iddianameye göre ülkeyi bir kaç parçaya bölüp, geriye kalan küçük bir parçasını da FETÖ’ye verecek, bir etnik kökeni yönlendirip, yönetmeye çalışan kiÅŸinin adı Andrew Craig Brunson.
 
Adını, tutuklandığı Kasım 2016’dan beri gazetelerde “FETÖ’cü papaz”, “Papaz kılığındaki CIA casusu” olarak duymuÅŸ olabilirsiniz. Bu kadar mühim biri olunca “Pensilvanya’daki Papaz’la takas edilmesi” de teklif edilmiÅŸti.
 
Türkiye ile ABD arasında kriz başlıklarından biri olan Rahip Brunson hakkında nihayet 18 ay sonra yazıldı. İddianameye geçmeden şu ana kadar olanları özetleyelim.
 
Brunson, Kuzey Karolinalı, Evanjelik Presberiteryan Kilisesi’ne baÄŸlı 48 yaşındaki bir misyoner.
 
Misyoner bir anne babanın oÄŸlu olarak Meksika’da büyümüş. 80’ler ve 90’ların başına kadar babasının öğretmenlik yaptığı Kuzey Karolina’daki Montreat Koleji çevresinde yaÅŸamış. Kolejde, yine misyoner bir ailenin kızı olan Norine’la tanışmış ve evlenmiÅŸler. Illinois’teki Trinity Evangelical Divinity adlı Hrisitiyan üniversitesinde öğretim görmüş.
Yani iki kuşak bütün hayatlarını dine ve misyonerliğe adamış insanlar var karşımızda.
 
1993 yılında, 25 yaÅŸlarındayken misyonerlik çalışmaları için Türkiye’ye gelen Brunson çifti, 23 yıldır Ä°zmir ve çevresinde merkezi Alsancak’taki DiriliÅŸ Kilisesi olan misyonerlik çalışmalarını yürütüyordu. En büyüğü 18 yaşında olan üç çocukları da Türkiye’de doÄŸmuÅŸ ve büyümüş.
 
Alsancak’ta eski bir Ä°ngiliz konsolosluk binasından çevrilmiÅŸ kiliselerinin 30-40 arasında deÄŸiÅŸen bir cemaatleri vardı. Kilise, ABD’deki Orta-Atlantik Papaz Yönetim Evi’ne baÄŸlıydı ve oradan gelen bağışlarla çalışmalarını sürdürüyordu.
 
Aslında her ÅŸey Ä°zmir'de oturma izni biten Brunson ve eÅŸinin tekrar oturma izni almak Ä°zmir Ä°l Göç Ä°daresi’ne baÅŸvurmasıyla baÅŸlıyor. 
Ä°lk olarak AÄŸustos ayında yapıldığı anlaşılan baÅŸvuru üzerine, Ä°zmir Ä°l Göç Ä°daresi, Ankara’daki İçiÅŸleri Bakanlığı Göç Ä°daresi Genel Müdürlüğü
 
Yabancılar Daire BaÅŸkanlığı ve Ä°nsan Ticareti MaÄŸdurlarını Koruma Daire BaÅŸkanlığı’na prosedüre uygun olarak yazı yazıyor.
 
Ä°ddianameye göre bu yazışmalar sırasında “şüphelinin isterse ikamet izni alabilme imkanı var iken pek çok kez geçici oturma talebi alarak, ısrarla bir ikametinin bulunmamasına dikkat ettiÄŸinin tespit edildiÄŸi, bu tespitin şüphelinin niyetinin sorgulanmasına neden olduÄŸu” deÄŸerlendiriliyor.
Yani soruÅŸturmayı baÅŸlatan, 23 yıldır neden geçici oturma izni ile Ä°zmir’de yaÅŸadığıyla ilgili “şüphelinin niyetinin sorgulanması.”
 
Bu niyet sorgusu üzerine muhtemelen istihbarat kaynaklı bir bilgi notu Ä°zmir Göç Ä°daresi’ne gönderiliyor. Ä°ddianamedeki bütün suçlamalar da zaten bu bilgi notu etrafında dönüyor:
 
“Adı geçenlerin Ä°zmir Ä°li Alsancak semtinde bulunan DiriliÅŸ Kilisesinde faaliyetlerde bulundukları, burada ders ve vaazlar verdikleri, geçimlerini Orta-Atlantik Papaz Yönetimi Evi’nin her ay düzenli olarak gönderdiÄŸi maaÅŸ, konut ve yol yardımı aracılığıyla saÄŸladıkları, Andrew Craig BRUNSON isimli yabancının, özellikle 2010-2013 tarihleri itibariyle Kürt orjinli vatandaÅŸlara yönelik ayinler düzenlediÄŸi, Ä°zmir’deki Protestan Kilisesi önderlerinin katılımıyla 09.10.2013 tarihinde gerçekleÅŸtirilen Önderler Toplantısında FETÖ/PDY ile diyalog kurulmasının faydalı olacağını belirttiÄŸi, 2015 tarihi itibariyle Suriye’ den ülkemize gelen sığınmacılara insani yardım saÄŸlama görüntüsü altında misyonerlik faaliyeti yürüttüğü” belirtilmiÅŸtir.”
 
Yani “FETÖ’cü Papaz” iddiasının ve bu iddiayla ilk tutuklamanın delili, 2013 yılının ekim ayında yapıldığı söylenen bir toplantıda Brunson’un o günlerde henüz FETÖ deÄŸil cemaat olan grupla diyalog kurulmasının faydalı olacağını söylemesi. Tabii bunu kanıtlayan bir delil de yok ortada. 
7 Ekim 2016 günü bu yazışmalardan habersiz olarak Ä°zmir Göç Ä°daresi’ne gelen Brunson çiftine Ankara’dan gelen G-82 (Milli GüvenliÄŸimiz Aleyhine Faaliyet tahdit) kodu ile oturma belgesi verilmeme kararı bildiriliyor. Brunson ve eÅŸi  sınır dışı edilmek üzere Harmandalı Geri Gönderme Merkezi’ne gönderiliyorlar. 12 gün boyunca burada tutulduktan sonra, 19 Ekim günü eÅŸi, Türkiye’den ayrılmamak  ÅŸartıyla serbest bırakılıyor. Papaz Brunson ise 8 Kasım 2016 gününe kadar yani toplam bir ay daha burada tutulduktan sonra bir gece yarısı Terörle Mücadele’ye getiriliyor ve 9 Kasım 2016 günü hakim karşısına çıkarılarak FETÖ suçlamasıyla tutuklanıyor. Daha sonra da gazetelerdeki Bylockçu, FETÖ’cü, casus Papaz yayınları baÅŸlıyor. 10 ay sonra AÄŸustos 2017’de bir kere de darbecilik ve askeri casusluktan tutuklanıyor.
 
18 ay sonra nihayet iddianamesi yazıldı. Geçen hafta gazetelerde yine tuhaf haberlerle iddianame yer aldı.
 
Ä°ddianamedeki deliller; Dua, AteÅŸ, Göktaşı kodlu üç gizli tanığın, bir hapishanede olan diÄŸer tanıkların beyanları, Brunson’un telefonundan elde edilen bilgiler ve Gizli tanık Dua’nın verdiÄŸi dökümanlar.
Aslında iddianame Dua kod adlı bir gizli tanığın ifadesi üzerine kurulmuş.
Sadece iddianame değil, sınır dışı kararına yol açan ilk istihbarat raporunun kökeninin de bu ifade olduğunu anlıyoruz.
 
Ä°ddianameyi dikkatli okuyunca gizli tanık Dua’nın, Brunson’un tutuklanmasından önce polise ya da savcılığa gidip misyonerlikle ilgili ifadeler ve belgeler vermiÅŸ bir tanık olduÄŸunu fark ediyoruz. Herhalde bu iÅŸleri biliyor denerek Brunson’la ilgili yeniden ifadesi alınmış. Bunları çıkardığımız cümle ÅŸu:
 
“Adı geçenin yabancı bir din adamı olması dikkate alınarak, hakkındaki iddiaların adli yönden incelenmesi amacıyla, Cumhuriyet BaÅŸsavcılığımıza bu konularda daha önceden bilgisi ve bir takım delillere sahip olduÄŸunu söyleyerek müracaat eden ve ibraz ettiÄŸi bilgi ve belgelerin incelenmesini isteyen “Dua” kod isimli gizli tanığın konuya iliÅŸkin ifadeleri alınmıştır.”
İşte ilk tuhaflık da zaten burada başlıyor.
 
Çünkü gizli tanık Dua’nin anlattıklarının büyük bir çoÄŸunluÄŸu ve verdiÄŸi belgelerin tamamı, LDS (The Church of Jesus Christ of Latter-day Saints) Kilisesi ya da bilinen adıyla Mormonların Türkiye’de faaliyetleri hakkında. Mormonluk, ABD’de Utah eyalatinde çoÄŸunluÄŸu oluÅŸturan, milyonlarca insanın mensubu olduÄŸu bir mezhep. grup. Ä°ddianamede bir casusluk faaliyeti gibi gösterilen Türkiye’de yaÅŸayan ve bu kiliseye mensup olan askerler olması da tuhaf deÄŸil. Kilisenin sayfasında, Türkiye’deki ABD üslerinde olan Mormon kiliselerinin gösterildiÄŸi haritalar var. 
https://ldschurchtemples.org/statistics/units/turkey/
 
Ama iddianamede uzun uzun verilen bu ifade ve bilgilerle Brunson’un ne ilgisi olduÄŸu anlaşılmıyor.
Ayrıca Brunson’ın mensup olduÄŸu kilise Evanjelik bir kilise ve onların Mormonlarla arası pek iyi deÄŸil, hatta bazıları onları Hristiyan olarak bile görmüyor.
 
Ama iddianamede uzun yıllardır Hristiyan ilahiyatçıların yapamadığı yapılmış, evanjelikler ile Mormonlar barıştırılmış ve sonra hepsi de FETÖ’ye baÄŸlanmış:
 
“Şüpheli Andrew Craig BRUNSON’un FETÖ/PDY terör örgütü ile baÄŸlantısını gösteren önemli delillerden birisi, Dua kod adlı gizli tanığın ifadesinde geçen Mormonların Ãœlkemizdeki bir kısım mensubunun üye olduÄŸu LDS Kilisesi ile yakından baÄŸlantılı Sinan DURSUN ve Amerikalı eÅŸi ile ilgili verdiÄŸi beyanlardır.”
 
Sinan Dursun Gülen’e yakın bir FETÖ yöneticisi, iddianameden eÅŸinin de Mormon olduÄŸunu öğreniyoruz. Böylece Mormonlar FETÖ’ye, Brunson da Mormonlara baÄŸlanarak, Brunson’un “FETÖ ile baÄŸlantısının en önemli delillerinden biri” ortaya çıkarılmış.
 
Ä°ddianameye göre Papaz Brunson’un FETÖ baÄŸlantısını gösteren bir diÄŸer delil de yine Gizli Tanık Dua’nın ifadesinde anlattığı bir konuÅŸma ve toplantı.
 
İfadesinden okuyalım önce:
 
“Lozan AntlaÅŸması’na göre Türkiye'de kilise açılması yasaktır. Bu nedenle daha sonradan FETÖ/PDY örgüt üyesi olduÄŸunu öğrendiÄŸim, fotoÄŸraflarını görürsem teÅŸhis edebileceÄŸim Ramazan isimli bir avukat bunlarla toplantı yaptı ve onlara bu yasağı aÅŸmanın yolunun dernekleÅŸmek olduÄŸunu söyledi. Bunlar da çözümün FETÖ'nün elemanları tarafından saÄŸlanacağını düşünerek, kendi aralarında "bizim iÅŸimizi bunlar çözer" ÅŸeklinde konuÅŸuyorlardı.”
Daha sonra gizli tanık, kendisine gösterilen fotoÄŸraftan bu “Ramazan” diye tanıdığı kiÅŸinin FETÖ’nün Ege Bölgesi imamı Bekir Baz olduÄŸunu teÅŸhis etmiÅŸ.
Fakat bu konuÅŸmanın veya toplantının hangi tarihte yapıldığı ile ilgili ne ifadede de ne de iddianamede bir bilgi yok. Böyle bir toplantı yapıldığı ya da böyle bir konuÅŸma geçtiÄŸi ile ilgili bu gizli tanık ifadesinden baÅŸka bir delil de yok. 
Gizli Tanık’ın diÄŸer ifadelerinde 2005, 2006, 2011 tarihli olayları anlattığını düşününce, bu cemaat imamı ile görüşme ya da ondan kilise açmak için yardım çabasının 17/25 Aralık’tan önce olup olmadığı anlaşılmıyor. Çünkü eÄŸer, istihbarat raporundaki tarih 2013 Ekim’iyse, o tarihlerde cemaat olan FETÖ’den bir konuda yardım istemek baÅŸta devlet olmak üzere milli bir spordu. Kilise açmak için yol arayan bir Papaz’ı bunla suçlamak epey absürt olur.
Ä°fadede “Lozan’da kilise açılmasının yasak” olmasından bahsedilmesi de tuhaf. Çünkü 2003’de AB uyum yasaları çerçevesinde misyonerlerin, apartmanlarda kilise açabilmesinin önü açılmıştı. Belki de konuÅŸma 2003 öncesine aittir. Ama bu yasağı dernek statüsünde aÅŸabilecekleri bilgisi için de uzun yıllardır Türkiye’de yaÅŸayan ve zaten kiliselerini böyle açan bir Papaz’ın FETÖ’cü bir avukatın yardımına herhalde ihtiyacı yoktu.
Her bakımdan tuhaf.
 
Ä°ddianamede Brunson’un FETÖ iliÅŸkisine gösterilen diÄŸer tanık ifadeleri ve deliller kadar deÄŸil ama.
 
Delilerden biri Brunson’a 2015 yılında Whatsapp’tan Jacqueline adıyla kayıtlı kiÅŸinin gönderdiÄŸi fotoÄŸraflar. Ä°ddianameden okuyalım: “...gönderdiÄŸi mesajlarda FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün hücre evlerinde toplantı ve sohbetlerinde örgüt üyeleri arasında yaptığı yemekler arasında olan ‘‘MAKLUBE’’ yemeÄŸinin görüntüsü.” Maklube’nın bir Arap yemeÄŸi olduÄŸunu da hatırlatalım.
 
Bir diÄŸer delil de ifadesi alınan bir tanığın yine zaman mevhumuna hiç girmeden söylediÄŸi ÅŸu sözler: “..Alsancak’ta ismini ÅŸu anda hatırlamadığı farklı kaffelerde ve birkaç defada sahilde kendisini kilise cemaati olmayan ama ÅŸekil, görünüm itibari ile Fetöcü olarak nitelenen kimselerin dış görünümlerine benzeyen ÅŸahıslar ile gezdiÄŸini veya oturduÄŸuna ÅŸahit olduÄŸunu.”
 
Bir diÄŸer delil de Brunson’un telefonundan irtibatlı olduÄŸu tespit edilen bazı isimlerin sonradan “FETÖ” soruÅŸturmalarında iÅŸlem görmesi. Bu irtibatın ne olduÄŸu ve yine tabii ki irtibat tarihleri yok. Bu isimlerden en çok irtibatta olduÄŸu kiÅŸi ise, dokuz ‘irtibat’la Af Örgütü Yönetim Kurulu BaÅŸkanı, FETÖ’den hala tutuklu olan Ä°zmirli avukat Taner Kılıç. DiÄŸer irtibatlar KHK’yla meslekten çıkarılmış ya da soruÅŸturma geçirmiÅŸ dört polis ve bir öğretmenle. Ä°rtibat sayıları ise “1”.
Bu irtibatların cinsi, tarihi ve içeriği ise belirsiz.
 
Son delil Papaz Brunson’un cep telefonundan 15 Temmuz gecesi kendisini merak eden Kanada’daki bir arkadaşına attığı bir mesajın savcılık tarafından çevirisi:
 
“Merhaba Dan. TeÅŸekkürler. Evet. Ben iyiyim. Sana cevap veremediÄŸim için üzgünüm. Dün Norine’le buluÅŸmak için Amerika’ya uçuyordum. Üç haftalığına çocuklarla olmak için Amerika’ya gelmeyi aylar önce programladık ve Türkiye için ilginç bir zamanda bu oldu. Türkleri sallayacak bazı olayları bekliyorduk-Ä°sa’ya dönmek için gerekli koÅŸullar oluÅŸtu. Darbe teÅŸebbüsü bir ÅŸoktu. Birçok Türk geçmiÅŸte de olduÄŸu gibi askeriyeye güvendi ancak bu sefer çok geçti. Ve darbe teÅŸebbüsünden sonra bu baÅŸka bir sallama. Sanırım olaylar daha da kötüye gidecek. Sonunda biz kazanacağız. Seninle yakında iletiÅŸime geçmek üzere.”
 
Bu mesajdan savcı şu yorumu çıkarmış:
 
“...şüphelinin askeri darbe giriÅŸiminin baÅŸarısız olmasından üzüntü duyduÄŸunu, “sonunda biz kazanacağız” ibaresiyle, ileride ülke içinde çıkması muhtemel iç karışıklıktan, baÄŸlı bulunduÄŸu illegal yapılanmanın stratejisi kapsamında faydalanmayı düşündüğünü umduÄŸu ve bunu belirttiÄŸi ÅŸeklinde deÄŸerlendirilmiÅŸtir.”
 
Brunson’un bu mesaj için ne dediÄŸini okuyalım ÅŸimdi de: 
“Bana göstermiÅŸ olduÄŸunuz mesajı hatırladım. Ben o tarihlerde Amerika BirleÅŸik Devletlerine gitmiÅŸtim. Ama hangi hava yoluyla gittiÄŸimi tam hatırlamıyorum. Almanya üzerinden gitmiÅŸ olabilirim. Bu mesajı Kanada’da bulunan bir arkadaşıma çektim. Ben bu mesajda darbenin baÅŸarılı olmamasına üzüldüğümü kastetmedim. Türk halkının hissettikleri konusunda izlenimimi aktardım. Dini inançla ve toplumun geçirdiÄŸi kaoslar sonucu halkın dine yönelmesi ile ilgili bir beklentiden ibarettir.”
 
Savcı bu ifadenin altına da dayanamayıp itirazını yazmış:
 
“...sonunda biz kazanacağız” sözleriyle de Ãœlkemizde uzun yıllardır sürdürülen ve 15 Temmuz 2016 tarihinde zirve noktasına ulaÅŸan FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne karşı yürütülen mücadelede safını belirlediÄŸi ve FETÖ/PDY örgütüne desteÄŸini açıkça belli ettiÄŸi, askeri darbe giriÅŸimi sonrası doÄŸacak kaos ortamının sonucunda hedefleri doÄŸrultusunda bir baÅŸarı umut ettiÄŸi tespit edilmiÅŸtir. Zira, bu mesajın sadece ülkemizde yaÅŸayan bir yabancı din adamının sosyo ekonomik yorumu olmadığı, belirli bir hedef, strateji ve bilgi doÄŸrultusunda, amacına ulaÅŸamayan örgütsel bir eylemden dolayı duyulan rahatsızlığı beyan eden bir nitelik taşıdığı anlaşılmıştır.”
 
Halbuki Brunson’un cevabından iddianamede hiç bahsi geçmeyen yeni bir bilgiyle karşı karşıya geliyoruz. Brunson çifti, darbe sırasında çocuklarının da bulunduÄŸu ABD’deymiÅŸ. Daha sonra da tutuklanacakları Türkiye’ye geri dönmüşler. Cevabı belirsiz soru ÅŸu; 18 aydır darbe, casusluk, FETÖ üyeliÄŸinden hapiste yatan biri, savcıya göre “dahli olan ve baÅŸarısız olmasından da rahatsız olduÄŸu” iddia edilen bir darbeden sonra neden
 
Türkiye’ye geri dönmüş?
 
Papaz Brunson’un 18 aydır üyeliÄŸinden tutuklu yattığı FETÖ ile iliÅŸkisine gösterilen deliller bunlar.
 
Ama iddianamede sadece FETÖ ve darbeyle iliÅŸkisi olduÄŸu iddia edilmemiÅŸ, Türkiye aleyhine faaliyette bulunduÄŸu, casusluk yaptığı, PKK ile iliÅŸki içinde olduÄŸu ve bölücülük yaptığı da iddialar arasında. 
Bu suçlamaların kaynakları da yine gizli ve açık tanık ifadeleri ve bazı telefon mesajları.
 
Yine Gizli Tanık Dua’nin bir ÅŸahitliÄŸi örneÄŸin:
 
“F. B. Ä°zmir Protestan Kilisesinin pastörüdür. Andrew Craig BRUNSON ile birlikte Kaya Prestij Otelinin 2.katında Efes Salonunda toplantı yapıyorlardı. Bu toplantıların amacı kilise toplantısı görünümünde daha çok bir beyin yıkama faaliyetiydi. Benim orada gördüğüm bir manzara; 25 tane Türk üniversite öğrencisi Amerikan Milli Marşı eÅŸliÄŸinde saÄŸ ellerini göğsün sol yanına getirerek yemin ettikleri görüntüydü.”
 
Presbiteryan olan F.B. ile Evanjelik Brunson’un aynı ayinde buluÅŸması, Mustafa Ä°slamoÄŸlu ile Cüppeli Ahmet Hoca’nın birlikte namaz kıldırması gibi bir ÅŸey olabilirdi. Biri Türk olan iki misyoner rahibin, ancak vatandaÅŸlık kabul törenlerinde yapıldığı gibi Türk üniversite öğrencilerine ABD milli marşı eÅŸliÄŸinde yemin ettirmesi de epey fantastik görünüyor.
Ä°fadenin devamında Brunson’un Kürtlere özel ilgili gösterdiÄŸi, Tuncelileri yurtdışına gönderdiÄŸi, ErdoÄŸan ve Bahçeli’ye hakaretler eden mektuplar yazdığı, Kürtçe Ä°ncil hazırlattığı iddialarını yine sıfır delille anlatan Gizli
 
Tanık, Papaz Brunson’un Kürtlere ilgisinin sebebini ise şöyle açıklamış:
 
“Bunların inancına göre kayıp 13. bir kabile vardır ve bu kabile kutsaldır. Bunlar arasındaki ayrışmaya göre kayıp 13.kabile bir kısmına göre Kürtlerdir, bir kısmına göre Türklerdir. Andrew'in kilisesi 13. kabilenin Kürtler olduÄŸuna inanmaktadır. Bu inanca göre Kürtler, Tanrı tarafından özel seçilmiÅŸ, kutsanmış bir kabiledir. Bu nedenle ayrı bir Kürdistan kurulması ve Kürtlerin layık olduÄŸu Hristiyanlık diniyle buluÅŸmalarını temin etmek, DiriliÅŸ Kilisesinin amaçlarından bir tanesidir.”
Ve komplo literatürünün vazgeçilmez iddialarından “Kayıp 13. Kabile” meselesi böylece bir iddianameye girmiÅŸ oldu. Ama Kayıp 13. Kabile’yi bu kez hep bilindiÄŸi gibi Yahudiler deÄŸil, Hristiyanlar arıyor.
 
Brunson’un 2015’de Suruç’ta göçmenlere yönelik çalışmaları, Suriyelilere yönelik çalışmaları, burada çektirdiÄŸi bir fotoÄŸrafta zafer iÅŸareti yapmış çocuklar ve boÄŸazında sarı-kırmızı-yeÅŸil fular görünen bir kiÅŸi ve kilise cemaatinden Kürt-Türk meselesi yüzünden ayrılmış bir kaç tanığın ifadesi üzerinden Brunson PKK ile de iliÅŸkilendirilmiÅŸ.
 
Brunson ifadesinde bu iddialarla ilgili ifadesinde şunu söylüyor:
“Ä°ddiaların aksine belli bir etnik yapıya özel amaçla vaaz vermediÄŸini, kendisinin Kürtçe bilmediÄŸini, Kiliseye kim gelirse onlara vaaz verdiÄŸini, bunların içinde Kürt vatandaÅŸların da olduÄŸunu, cemaatten isteyen kiÅŸilerin kürsüye çıkarak vaaz verebileceklerini, bu ÅŸekilde on üç on dört kiÅŸinin vaaz verdiÄŸini, bunlardan sadece bir tanesinin Kürt vatandaÅŸ olduÄŸunu, herhangi bir etnik yapıya ayrıcalık yapmadığını, özellikle Kürtlere yönelik olarak bir ayin ve vaaz verme kastının olmadığını.”
 
Ä°ddialar ve deliller bu kadar müphem olunca, iddianamede Gizli Tanık Dua’nın verdiÄŸi Türkiye’deki bazı mormonlarla ilgili bilgiler, belgeler, bazı Amerikalı mormon askerlerin faaliyetleri ile ilgili deliller- ki bunların da doÄŸruluÄŸu hakkında bir deÄŸerlendirme yok- Rahip Brunson’a baÄŸlanmış.
 
Gizli Tanık’ın adını verdiÄŸi Mormon askerlerden biriyle telefonun aynı yerde sinyal vermesi gibi baÄŸlantılarla bu yapılmış. ÖrneÄŸin ÅŸunun gibi:
“Şüpheli Andrew Craig BRUNSON’un kullandığı, inceleme iÅŸlemi bitirilen 0532 292 01 56 nolu GSM hattının HTS dökümlerinin kontrolünde, hakkında soruÅŸturma yürütülen Kenneth C. ABNEY ile soruÅŸturma kapsamında anlam yüklenecek ÅŸekilde, düzenli periyotlarla 3 kez aynı yerde bulunduÄŸunun anlaşıldığı”
 
Böyle olunca da Gizli Tanık’ın teslim ettiÄŸi flash diskte yer alan, tam olarak ne olduÄŸu belirsiz ama Mormon askerlerle ilgili olduÄŸu anlaşılan “temas kurulacak beÅŸ Türk askeri listesi” sanki Brunson’un telefonundan çıkmış gibi haberleÅŸtirildi.
 
Ağır suçlamalara gerekçe gösterilen deliller arasında şöyle iddialar var: “Şüphelinin eylem ve fikir birliÄŸi yaptığı arkadaÅŸlarından birisinin tartıştığı Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşına 2011 yılı Haziran ayında “6-7 yıl sonra yıkıntıların arasından seni bulup kafanı koparacağım.”
 
Bu eylem ve fikir birliği yaptığı kişi kim, neden birisinin bir arkadaşının 7 yıl önce söylediği bir söz birinin iddianamesine girer gibi sorular biraz lüks kaçabilir.
 
Çünkü iddianamede Rahip Brunson aleyhine ifadesi alınanlardan biri de savcılığa baÅŸvuran cinayet suçuyla hapiste yatan, bir ara hapisten firar etmiÅŸ bir mahkum. Onun anlattığına göre Brunson ve baÅŸka yabancılar 2013 yılının Mart ayında Ä°stanbul’da Bostancı Gösteri Merkezi’nde yapılan bir toplantıya telekonferans yöntemiyle baÄŸlanıp gruplarına kaos kalkışması talimatı vermiÅŸler. Hatta bu katil tanık, bunu o zaman da ihbar etmiÅŸ ama dinlememiÅŸler ve Gezi olayları olmuÅŸ.
 
23 yıldır ailesiyle Türkiye’de yaÅŸayan bir rahibi, AK Parti iktidarının demokratikleÅŸme adımlarıyla yasallaÅŸan misyonerlik faaliyetleriyle ilgili komplo teorilerinden oluÅŸan bir iddianameyle tutuklayıp, hükümetlerinin politikalarından sorumlu olmayan milyonlarca Hristiyan vatandaşın düşmanlığını çekmek, evanjeliklerin iktidarda olduÄŸu ABD’yle mevcut meselelere bir de tutuklu evanjelik rahip eklemenin kimseye bir faydası olmadığı herhalde açık...
 

 

Amerikalılar PKK, FETÖ meselelerinde Türkiye’ye büyük haksızlıklar yapıyor. Onlarla bunların kavgasını vermekte haklı Türkiye. Misyonerlerden de hoÅŸlanmıyor olabilirsiniz. Ama bir rahibi yargılarken, cezaevindeki bir katilin itibarsız tanıklığından medet ummak Türkiye’ye yakışmıyor.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.